&ldquoSelim İleri&rsquoyi okurken rastladım bu cümleye... &ldquoBu cesetlerin göğsünde bir kalp çarpmıyor&ldquo Kayıtsızlığı, umursamazlığı, vurdumduymazlığı ve sorumsuzluğu... Bu kadar güzel anlatan bir ifadeye hayatınızda kaç defa rastlayabilirsiniz... Ruhunuzu sarsarcasına, kalbinizi hırpalarcasına ve dilinizi mühürlercesine: Yaşayan, ama &ldquokalpsiz&ldquo yaşayanların en güzel tariflerinden, tasvirlerinden, anlatımlarından birisi... Kime ait bu cümle? Elbette yakın tarihin en keskin zekalarından ve düşünce adamlarından birine: Cemil Meriç&rsquoe...&ldquo
İtalyan köylüsü ne demişti şehir için: &ldquoEn azından sağa sola bakar bir şeyler öğrenirsin.&ldquo Yok İtalyan yok, senin düşlediğin şehirler bizim şehirlerimiz değil... Biz böyle şehirler bile düşleyemeyiz... Etrafımıza baksak ne öğreneceğiz ki? Sanatın, düşüncenin, edebiyatın, kültürün sürgünde olduğu ve arada bir yalnız ve yalnız &ldquogörüntü üretmek&ldquo için &ldquoben de bu işlerden anlarım&ldquo havası oluşturmanın, yani taklitçi yerel yöneticiliğin &ldquostaj&ldquo alanı kentlerimiz... İşte bizim kentlerimiz ve kent kültürümüz... Demişti ya şair: &ldquoKastım budur, şehre varam, feryad-ı figan koparam...&ldquo
M. Akif Çukurçayır bu kitapta, siyaset, yerellik, bilinç, yurtaşlık, demokrasi, yönetim, saltanat, sorumluluk kavramları etrafında kentlerimizin ve Türkiye&rsquonin mevcut sorunlarını tartışıyor... Kitap, okuyucularını düşünsel bir yolculuğa çağırıyor...
(Arka Kapak)