Kahire Üçlemesinin ikinci kitabı Şevk Sarayında Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ederken artık ikinci kuşağın, yani çocukların -Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe-yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin&rsquoin evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı&rsquondan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920&rsquolerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor.
Kahire Üçlemesinin birinci kitabı Saray Gezisi üzerine yazılanlar:
Necip Mahfuz Saray Gezisi&rsquonde, her bir aile ferdinden etkileyici tiplemeler çıkarmayı bilmiş. Batı dünyasında ne ölçüde kavrandığını bilemiyorum, ancak bu ailenin, özellikle Ahmet Bey&rsquoin bizim toplumumuzda hâlâ bir karşılığı var. Din ve gelenekle modernleşme arasındaki gerilimin sürdüğü bir ülkede, elli yıllık gecikmesine rağmen Saray Gezisi hâlâ güncel.
(Tanıtım Yazısından)
Hitkitap&rsquoın Tanıtımı:
Necip Mahfuz ve Kahire Üçlemesi
Bu ayki kitabımız bir başyapıt Mısır&rsquoın ünlü yazarı Necip Mahfuz&rsquoun en önemli eserini, Kahire Üçlemesi&rsquoni yayımlamaya başladık. Üç kitaptan- Saray Gezisi, Şevk Sarayı ve Şeker Sokağı- oluşan Kahire Üçlemesi 1950&rsquoli yıllarda yayımlanmış ve Mahfuz&rsquoun 1988&rsquode Nobel Edebiyat Ödülü almasında önemli bir rol oynamıştı. Elli yıl sonra Türkçe&rsquoye çevirilen Kahire Üçlemesi&rsquonin birinci kitabı, Saray Gezisi bu ay, Mart 2008&rsquode çıktı. İkinci kitap, Şevk Sarayı Haziran&rsquoda üçüncü kitap, Şeker Sokağı ise Eylül&rsquode çıkacak.
Necip Mahfuz sadece Arap edebiyatının değil dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biridir. Eserleri 40 dile çevrilmiş ve yüzlerce baskı yapmış Mahfuz, 1988 Nobel Edebiyat Ödülü&rsquonü kazanınca Mısır&rsquoın El Ahram gazetesi şu alaycı başlığı atmaktan kendini alamamıştı: &ldquoNobel, Necip Mahfuz ödülünü kazandı.&ldquo
&ldquoİslam coğrafyası&ldquonda bu ödüle layık görülen ilk edebiyatçı olan Mahfuz&rsquoun Mısır&rsquoda karşılaştığı bazı tepkiler kendisinden on sekiz yıl sonra bu ödülü kazanacak olan Orhan Pamuk&rsquoun Türkiye&rsquode gördüğü tepkilere hayli benzerdir. Nitekim İslamcı militanlar tarafından öldürülmeye kalkışılmış, bıçaklı bir saldırıdan zor kurtulmuştur. Pamuk da Hrant Dink&rsquoin katili Yasin Hayal gibilerinin elinden kurtulmak için şimdilik ABD&rsquoye gitmekten başka yol bulamamış görünüyor. Ama aslında bu durumun herkese, hele de edebiyatseverlere bir sorumluluk yüklediğini de unutmamamız gerek. Ne olursa olsun bir büyük ödül kazanmış romancısını koruyamayan, yeterince sahip çıkamayan bir toplumun geleceğinden endişelenmek gerekmez mi?
* * *
Orta sınıf bir Kahire ailesinin, Birinci Dünya Savaşı&rsquonden 1950&rsquolere kadar üç kuşağının anlatıldığı Kahire Üçlemesi Mahfuz&rsquou dünya romancılığının doruklarına taşımıştır. Kitapların isimleri eski Kahire&rsquonin üç sokağının adını taşır çünkü anlatılan ilk kuşak, Ahmet Abdülcevat ve ailesi Saray Gezisi Caddesi&rsquonde ikinci kuşak, Ahmet Bey&rsquoin oğlu Yasin, Şevk Sarayı Sokağı&rsquonda üçüncü kuşak, Türk kökenli bir aileye gelin giden kızları Ayşe ve Hatice de Şeker Sokağı&rsquonda yaşar.
Encyclopedia Britannica şöyle yazıyor: &ldquoKahire Üçlemesi olarak bilinen en büyük eseri, Kahire&rsquodeki bir ailenin, Birinci Dünya Savaşı&rsquondan 1952&rsquode Nasır&rsquoın askeri darbesine kadar olan dönemde, üç kuşağını anlatırken okurun yirminci yüzyıl Mısır&rsquoının düşünce dünyasını, toplumsal tavırlarını ve değişimini kavramasını sağlar.&ldquo
Aralık 1911&rsquode Kahire&rsquode doğan Necip Mahfuz bütün yaşamını geçirdiği, Nobel ödülünü almak için bile ayrılmadığı bu şehirde 30 Ağustos 2006&rsquoda, 95 yaşında öldüğünde İngilizlerin ünlü dergisi The Economist şöyle yazmıştı: &ldquoBüyük yazarlar genellikle kendi şehirlerinde dolaşırlar. Joyce ve Kafka Dublin ve Prag caddelerinde hayali figürler olmaya devam ediyor. Buenos Aires&rsquoin sigara dumanlı ve tango teri kokan kafelerinde Borges&rsquoın muzip varlığı hâlâ hissedilebilir. Eski Kahire&rsquode dolaşan ise Necip Mahfuz&rsquodan başkası değildir.&ldquo
Kahire Üçlemesi&rsquoni &ldquoen büyük eseri, magnum opus&rsquou&ldquo diye nitelendiren Amerikalı yazar Jay Nordlinger ise şöyle demişti: &ldquoNecip Mahfuz, İnglizlerin Dickens&rsquoı veya Fransızların Balzac ve Zola&rsquosı ile karşılaştırılmıştır. Rusların Tolstoy&rsquou, Dosteyevski&rsquosi ve Soljenitsin&rsquoi ile de kıyaslanmıştır. Oysa bütün bu büyük yazarlar gibi, aslında Mahfuz her şeyden önce kendisiydi.&ldquo
Büyük bir yazarın en önemli eserinin elli yıldır Türkçeye çevrilmemiş, yayımlanmamış olması eksiklikten öte bir tür mahçubiyet kaynağı idi. HİTKİTAP bu mahcubiyete son vermiş oldu. Saray Gezisi&rsquoni ve ardından gelecek diğer kitapları okuduğunuzda şimdiye kadar ne tür bir &ldquoedebiyat incisi&ldquondan mahrum kaldığınızı anlayacaksınız...
Mısırlı yazar Necip Mahfuz&rsquoun Kahire Üçlemesi&rsquonin ikinci kitabı Şevk Sarayı bu ay kitapçıların raflarında yerini aldı. Üçüncü kitap, Şeker Sokağı da daha önce açıkladığımız gibi, Eylül&rsquode çıkacak.
Mahfuz&rsquoun bu temel eserinin gerek edebiyat çevrelerinde, gerekse okurlar arasında belirli bir ilgiyle karşılanmasını bekliyorduk. Nitekim düşündüğümüz gibi de oldu kitap çeşitli yayın organlarında dikkate değer eleştiriler aldı. (Aşağıda bu eleştirilerden bölümler yer alıyor.) Edebiyat dünyası Necip Mahfuz&rsquou hatırlarken, edebiyatseverler de Mahfuz&rsquou görmezden gelmedi. Gerçekte daha büyük bir ilgiyi hak ediyordu ama belki de ikinci ve üçüncü kitaplarla bu ilgi büyüyerek, genişleyerek sürer... Arap edebiyatının bu zirve ismi bunu hak ediyor.
Şevk Sarayı&rsquonda Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ediyor. Artık ilk kuşak, yani baba Ahmet Abdülcevat Bey ve anne Emine Hanım yaşlanmaya başlarken bu kitapta Mahfuz ikinci kuşağın, yani çocukların üzerine eğiliyor. Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe&rsquonin yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin&rsquoin evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı&rsquondan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920&rsquolerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor elbette. Mahfuz, sevgili şehrini, Kahire&rsquoyi o dönemin Mısır&rsquoının toplumsal, kültürel ve siyasal yaşamını yine bütün canlılığıyla anlatmaya devam ediyor.
Yaz sezonunun durgunluğunu dikkate alarak önümüzdeki Temmuz ve ağustos aylarında Hitkitap&rsquotan yeni kitap çıkmayacak, Eylül&rsquode Kahire Üçlemesi&rsquonin son kitabı Şeker Sokağı&rsquonda buluşmak dileğiyle...
Yazar: Necip Mahfuz
Türkçesi: Işıl Alatlı
Sayfa sayısı: 448
Kahire Üçlemesi&rsquonin ikinci kitabı Şevk Sarayı&rsquonda Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ederken artık ikinci kuşağın, yani çocukların -Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe- yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin&rsquoin evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı&rsquondan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920&rsquolerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor.
Kahire Üçlemesi&rsquonin birinci kitabı Saray Gezisi üzerine yazılanlar:
Necip Mahfuz Saray Gezisi&rsquonde, her bir aile ferdinden etkileyici tiplemeler çıkarmayı bilmiş. Batı dünyasında ne ölçüde kavrandığını bilemiyorum, ancak bu ailenin, özellikle Ahmet Bey&rsquoin bizim toplumumuzda hâlâ bir karşılığı var. Din ve gelenekle modernleşme arasındaki gerilimin sürdüğü bir ülkede, elli yıllık gecikmesine rağmen Saray Gezisi hâlâ güncel.
Ömer Türkeş/Radikal Kitap
Arap dilinin Shakespeare&rsquoi olarak anılan Mahfuz içinde yaşadığı toplumun ruhunu bütün detaylarıyla verirken, Mısır edebiyatının en önemli başyapıtlarından birine imza atıyor.
Hürriyet/Keyif
Dünya edebiyatının en büyük yazarlarıyla, Victor Hugo, Dostoyevski, Charles Dickens, Emile Zola gibi isimlerle kıyaslanan ve genellikle düalist eksende yazmayı tercih eden Mahfuz okurlarını iyi-kötü üzerine düşünmeye davet eder.
Sabah Kitap
Bugünün küreselleşen dünyasında Mısır, ABD tarafından &ldquoIlımlı İslam&ldquo adı altında işgal edilmiş durumdadır. Dün ile bugün arasında, hem de yüz yıl sonra iki farklı ülke tarafından Mısır&rsquoa yaşatılan bu benzerlik Saray Gezisi romanını daha bir önemli kılıyor.
Metin Fındıkçı/Cumhuriyet Kitap
2006&rsquoda Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü&rsquonü alınca Türkiye&rsquode nasıl bir tepki gördüyse, ondan 18 yıl önce bu ödülü alan Mahfuz da Mısır&rsquoda benzer bir tepkiyle karşılaşmıştı. Pamuk gibi onun için de politik nedenlerle ödülün verildiğini söyleyenler herhalde kitaplarını okumamışlardı.
Feza Kürkçüoğlu/Virgül Dergisi
Necip Mahfuz Arap edebiyatının rakipsiz temsilcisidir. Evrensel ölçülerde kusursuz romanlarıyla hikâyeleri klasik Arap geleneğinin, Avrupa edebiyatının ve kişisel yeteneğinin göz kamaştırıcı sentezini yansıtır.
İsveç Akademisi Nobel Komitesi
Necip Mahfuz dünya romanının en büyük, en yetenekli yaratıcılarından biridir.
Nadine Gordimer,
1991 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi,
Güney Afrikalı yazar
Binbir Gece Masalları&rsquondan çıkmış bir masalcı&hellipUlusunun ruhu, Arap romanının babası...
Edward Said, Filistinli düşünür
Necip Mahfuz&rsquoun Nobel Ödülü&rsquonü almasında önemli rolü olan başyapıtı Kahire Üçlemesi -Saray Gezisi, Şevk Sarayı, Şeker Sokağı- ilk kez Türkçede.
Mahfuz&rsquou dünya romancılığının doruklarına taşıyan bir ailenin üç kuşağının anlatıldığı üçlemenin ilk kitabı Saray Gezisi&rsquonde, 1910&rsquoların İngiliz işgali altındaki Kahire&rsquosinde yaşayan bu aileyi tanırız: Karısına ve çocuklarına karşı son derece katı, despot biriyken, evin dışında, şakacılığıyla, kibarlığıyla tanınan ve erotik zevkler peşinde gittiği gece âlemlerinin aranan siması Ahmet Bey. Namuslu bir kadının, yanında kocası ya da yetişkin oğulları olmadan sokağa çıkma-sının hoş karşılanmadığı bir toplumda, ev hapishane-sinin gönüllü mahkûmu Emine Hanım. Ve çocukları.