&ldquoGünümüz dünyasının çelişkisi şudur: İnsanların doğaları gereği kendilerini &ldquoevlerinde&ldquo, biz bize hissedecekleri bir ulus-devlet tahayyül etmek, sonra bu devleti içinde oturulamaz kılmak... Durmadan düşmanın &ldquoiçeride&ldquo olduğunu keşfederek, &ldquodış&ldquo düşmanlar karşısında birleşmiş bir cemaat oluşturmaya çalışmak... Böyle bir toplum siyasal olarak tam anlamıyla yabancılaşmış bir toplumdur.&ldquo
- Etienne Balibar
Bugün, Nazizm&rsquoin geri püskürtülmesinden 40 yıl, sömürgelerin kurtuluş mücadelelerinin büyük dalgasından 20 yıl sonra, ırkçılık nasıl oluyor da güçlenen bir olgu olarak hala varlık sürdürebiliyor? Günümüz ırkçılığı gücünü nereden alıyor? Sınıf mücadeleleri geri çekilmiş görünürken, milliyetçiliğin bu tırmanışını nasıl açıklayabiliriz?
Irk, Ulus, Sınıf&rsquota Fransız filozof Etienne Balibar ve Amerikalı tarihçi ve sosyolog Immanuel Wallerstein, verimli bir tartışma içinde bu sorulara yanıt arıyorlar. Her ikisi de ırkçılığı, geçmiş toplumlardan bize miras kalan akıldışı bir kalıntı olarak değil, modern toplumun temel özellikleri olan ulusal devlet, işbölümü ve dünya ekonomisindeki uluslararası hiyerarşi ile yakından ilişkili, son derece çağdaş bir olgu olarak ele alıyorlar. Bir uluslar sistemi olan dünyamızın bugünkü krizi içinde, modern kapitalizmin ve liberal &ldquoevrenselciliğin&ldquo nasıl sürekli biçimde milliyetçiliği, ırkçılığı ve ayrımcılığı yarattığını anlamakta bu kitabın son derece yerinde ve zamanında yapılmış bir katkı olduğuna inanıyoruz.
(Arka Kapak)