Ürün Özellikleri
Karların oluşturduğu çığlar ve dağların tepelerindeki buzullar, yapıştıkları kayaları da beraberlerinde sürükleyerek koca bir nehir gibi, gece boyunca, obayı da içine alan geniş bir alana aktı, durdu.
Ardından lapa lapa yağmaya başlayan kar, öyle bir örtüp de saklamıştı ki her şeyi sabah olduğunda, obanın bulunduğu topraklar üzerinde binlerce yıldan beri hiç kimsenin yaşamadığı sanılırdı.
Geride hiçbir iz bırakmadan, hep birlikte yok olmuşlar, gecenin sessizliği tekrar Uygur ellerine egemen olmuştu
Ertesi günlerde olayı haber alan diğer Uygur boyları ağıtlar yakıp, destanlar düzdüler. Yıllarca, Kutluğ'un tüm obasının karların ve buzların altında kalarak yok olduğunu obada yaşayanlarınsa, aynı anda nefeslerinin kesilerek, el ele uçmağa vardıklarını, herkese anlatıp durdular.
Bizim amacımız insanoğlunun evrimini hızlandırıp, bir üst düzeye geçmelerini sağlamak. Onların ise bu evrimi ellerinden geldiğince geciktirerek Karanlık Güçlerin evrenlerdeki varlığını sürdürmelerinin temini. Onlar, eğer sandığı açmayı başarırlarsa, Kadim El Yazmaları'ndaki gizli bilgileri onları almaya henüz hazır olmayan insanlığa verecekler.
Bu uygulamayı daha önce de Atlantisliler üzerinde denemiş ve başarılı olmuşlardı.
Öykünün devamı İstanbul'da yaşandı ve kahramanları da içimizden birileri idi...
Atlantis'i yok eden sır şimdi de İstanbul'da! Tarihin en büyük gizemi Mu Uygarlığı'nın bir kolonisi Atlantis... Sular altında kalışından sonra kurtulanlardan bir grubun Uygur yurduna yerleştiği ve Türklerin kökeninin de Atlantis ve Mu Uygarlığı'na dayandığı bugün artık kabul gören bir gerçek...
İkibin yıl sonra bugün insanlık, tıpkı Atlantis gibi yokolma tehlikesi ile karşı karşıya kalır mı? İnsanlığı korumak için Uygurlu atalarımızdan bugüne görevler miras alınsaydı ne olurdu? Bu kez dünyayı ve insanlığı Türkler kurtarır mı?
Güzeldünya Kitapları arasından çıkan "Atlantis'ten İstanbul'a Kadim El Yazmaları'nın Peşinde" bu gizem üzerine kurulmuş mistik bir macera romanı...
Uzun yıllar ezoterik felsefe konusunda araştırmalar yapan ve konferanslar veren Ayhan Çorbacıoğlu'nun bu sıradışı romanı MS 475'te Uygur yurdunda başlıyor... Obanın lideri Kutluğ ve emrindeki yaratıklar Kadim El Yazmaları sandığını korumakla sorumlular.. Görevleri el yazmalarındaki kadim bilgilerin, onu almaya henüz hazır olmayan insanlığın eline geçmesini önlemek... Bunu başaramazlar ve sandık Karanlık Güçler'in eline geçerse, insanlık 2.kez Atlantis'in akibetine uğrayacak...
Ne var ki Kutluğ bu görevinde başarılı olamıyor ve obası karların altında kalarak bir gecede yokoluyor...
Sandığın açılabilmesi için 1977 yılının sonunda gezegenlerin dizilişi 1 dakika için uygun hale gelecek... Sandığı açma operasyonu "Dünyanın 0 noktası" İstanbul'da gerçekleşecek... Bu işlem için Sümer döneminin unutulmaz Simya ustası Uggae uyandırıldı. Ve ne yazık ki sandığın koruyucuları henüz görevlerinin bilincinde değiller... Geçmişten geleceğe gelen mektuptaki mesajı çözebilirlerse dünyanın kaderini değiştirebilecekler...
Musluk, Fodul, Kugurçak ve diğer sıradışı karakterler okuyucuyla buluşuyor...
"Atlantis'ten İstanbul'a" serisinin ilk kitabı "Kadim El Yazmaları'nın Peşinde" ile macera başlıyor!...
(Tanıtım Yazısından)