&ldquoBirçok yerde küçük küçük mescitler ve bir fabrikanın 5. katında Türklerin Berlin&rsquodeki ilk camisi olan Mehmet Akif Camii&rsquoni açtık. Daha sonra ilk Kur&rsquoân Kursu&rsquonu açtık. Bir daktilo ve bir teksir makinesi aldık. Yazılarımızı orada çoğaltıyor, bütün lojmanları adım adım gezerek insanlara dağıtıyorduk. Artık Almanya&rsquodaki Türkler bizim bir teşkilatımız var diyebiliyorlardı.&rdquo

- Ali Özdemir

Hayatının büyük bir kısmını bir zamanların "acı vatan"ı Almanya'da geçiren Ali Özdemir, samimiyetin ve ihlâsın müşahhas bir örneği olarak bizlere yakın tarihimizi ve çekilen çileleri anlatıyor. Şikâyetsiz bir şekilde, tevekkül ve azimle, dikenlerle dolu bir bahçenin nasıl gül bahçesine dönebileceğine bizleri de şahit ediyor.

II. Dünya Savaşı&rsquondan sonra Almanya&rsquoya, özellikle Türkiye&rsquoden işçi olarak çok insanımız gitmiştir. Bu gidişler dönem dönem devam etmiş, iki kültür arasında birçok vatandaşımız yetişmiştir. Ali Özdemir, Türkiye&rsquoden giden birinci nesle imamlık etmek üzere Almanya&rsquoya kendi tabiriyle hicret etmiştir. Daha sonra eşini de yanına alarak hizmetlerine devam eden Ali Özdemir, hatıratında Almanya&rsquoda Millî Görüş gazetesinin basımından, yine Avrupa&rsquoda Millî Görüş Teşkilatı&rsquonın kurulmasına Helâl Gıda Sertifikası çıkartmak için verilen mücadeleden, Almanya&rsquoda ilk hac organizasyonunu düzenlemeye Necip Fazıl Kısakürek, Osman Yüksel Serdengeçti, Necmettin Erbakan, Hasan Aksay, dönemin iç işleri bakanı Oğuzhan Asiltürk ve Süleyman Demirel gibi tarihî ve siyasi şahsiyetlerin Almanya&rsquoda misafir edilmesinden, Türklerin Almanya&rsquodaki Türklerin de rahatça istifade ettiği Kanal Offener&rsquodaki konuşmalarına kadar birçok önemli işlere imza atarak gayretin ve imanın önünde hiçbir engelin duramayacağını bi&rsquol-fiil hayatını anlatarak bu kitapta gözler önüne seriyor.